Posts in Okumak Özgürlüktür

İçimizdeki Şaman Duyguların Simyası – Nil Gün

Bu kitabı okuyana kadar hep “kitap aklın ilacıdır” derdim. Ama bunu okuduktan sonra “kitap aklın ve ruhun ilacıdır” dedim.

Yaşadığım yada hissettiğim duyguların ne kadar azını tanıdığımı, ağırlıklı bir kısmını tanıdığımı sandığımı gördüm kitapla. Okudukça kendimde birçok şey keşfettim, öğrendim. Aşırı fazla yerin altını çizdim, sonra tekrar açıp okuyabilmek için. Ki ara ara a açar okurum.

Eğer içsel bir yolculuğa çıkmaya hazırsanız okumanızı şiddetle tavsiye ederim.  Okuyun ve üzerine sohbet edelim.

Zirve cümlem: Tutulmamış yasların bedeli büyük olur!

Yazar: Nil Gün

Sayfa: 176

Yayın evi: Kuraldışı Yayınları

 

Üzgün İnsandan Özgür İnsana – Uğur Batı & Deniz Bayramoğlu

Altını çize çize okuduğum bir kitaptır kendisi. Belki de ihtiyacım olan kavramsal ayrımın ihtiyacım olan zamanda benimle buluşması bu kitabı bende farklı hale getirdi.

Başucu kitabım olmaya hak kazanan, yılda bir kez okumalıyım dediğim, iki kişiye hediye edip, en az on kişiye önerdiğim kitaptır. Çok şey öğrendiğim ve bir çok konuya bakış açımın değiştiği doğrudur.

Uğur Batı’yı ilk kez Bursa Tedx de tanımıştım. Anlattıkları ve kurduğu cümlelerin yapısı beni etkilemiş olacak ki, twitter takipleşmesi ile başlayan hikayem instagram vs ile devam etti. Ara ara yazarım kendisine, ara ara cevaplar da verir. Severiz 🙂

Yazar: Uğur Batı & Deniz Bayramoğlu

Sayfa: 368

Yayın evi: Destek Yayınları

Hayata Dön – Gülseren Budayıcıoğlu

Bu kitap, aynı yazarın başka bir romanından (Kral Kaybederse) sonra keşfettiğim bir kitaptır. Kral Kaybederse de babamın bana okumamı önerdiği bir kitaptı.

Okurken çok ama çok derinlerde bir yerlerde sakladığım bir kaç duygumu gün yüzüne çıkardım. Bunlardan birisi belki de anne sevgisi.

Aslında İstanbullu Gelin dizisinin roman hali diye duyup başlamıştım. Eğer kitapta diziyi görmek için elinize alacaksanız hiç almayın derim. 184. sayfaya kadar tek bir benzerlikle karşılaşmadım. Yarısından sonra ise Ala ve onun geçmişini okumak bana inanılmaz keyif verdi. Bİr çocuğun, bir genç kızın psikolojisine şahit olmak güzel bir deneyimdi.

Diziye gelecek olursak, kitaptan sadece ana karakterleri almış. Olay örgüsü veya başka bir ayrıntıda buluşmuyorlar.

Ama amaç başka insanlar ve başka psikolojilere şahitlik etmekse buyurun okuyun…

Yazar: Gülseren Budayıcıoğlu

Sayfa: 400

Yayın evi: Remzi Kitabevi

 

Abim Deniz – Can Dündar

Kitabı elime ilk aldığımda gözüm korkmuştu evet, çok kalın bir kitaptı. Ama gerçekten bir solukta okudum. Çok duygulandım, çok hayal ettim ve belki de çok yaşadım.

Oldum olası sevmişimdir ben 68 kuşağını, yaptıklarının ağırlıklı bir kısmını takdir ettim hep. Bu dönemi konu lan bir çok şeyi okumaya ve izlemeye özen gösterdim.. Ee ne de olsa serde var biraz anarşizm 🙂

Şöyle bir anım var kitabı okuduğum süreçte: Bir arkadaşım evine çağırmıştı ve yanına çıktım, neden ağladığımı sordu. Ben de kitap okuyordum dedim. Sonra geri evime dönerken; “ben gideyim de kaldığım yerden ağlamaya devam edeyim” demiştim. Ara verseniz de etkisini hissedebileceğiniz bir kitap.

Nasıl canım acıyarak, gözlerimde yaşlarla, bir devire çok derinden kırılarak, öfke dolarak ve lanetler yağdırarak okudum.

Kitabın anlatımı yalın ama konulara hakim değilseniz biraz Wikipedia karıştırmanız gerekebilir.

Anne tarafının anlattıkları çok acı. Yani okumadan önce biraz kalbinizi, biraz aklınızı hazırlamanız gerekecektir.

Keyifli Okumalar..

Yazar: Can Dündar

Sayfa: 480

Yayın evi: Can Yayınları

Blog Yazmaya Nasıl Karar Verdim?

Lise yıllarımdı… Bir dönem sonunda edebiyat hocam, karnemi gördüğünde; edebiyat ve dil bilgisinden ortalamaya yakın notlar alırken, dönem sonlarında bu dersin notunun yüksek olmasına sinir olduğunu söyleyip beni yazdıklarımdan dolayı tebrik etmişti. Hatta bir kompozisyonumu saklamak için almıştı.

Yıllardır aklımda olan bu günü dün gibi hatırlarım.. Ve her hatırladığımda bir kez daha gülümsemek gelir içimden…

Bizim dönemler bilirler.. Biz lisedeyken Türk Dili ve Edebiyatı dersi kompozisyon ve edebiyat-dilbilgisi olmak üzere ikiye ayrılırdı. Ve benim için bu dersin en zevkli tarafı kompozisyon dersi ve kompozisyon sınavlarıydı.

Ortalama 45-50 dakikalık bu sınavların ciddi anlamda 30-35 dakikasını camdan dışarı bakarak düşünmeye ayırır, geri kalanında düşündüklerimi kâğıda dökerdim.

Tabi yazma hevesim sadece bununla başlamadı. Bir de her genç ergen gibi, tarifi kolay kolay mümkün olmayan aşk ile ilgili denemelerim oldu. Şiirler, duygusal yazılar vs… Hatta yazılarımın bir kısmı Denizli’nin yerel radyolarından birisinde okunmuştu.

Anı anıdır deyip hepsini hala bir fiil saklıyorum. J

Mesleki anlamda yazmak için niyet etmek çok zamanımı aldı ama sonunda takip ettiğim bloggerların olumlu eleştirileri  –ki takip listemde görebilirsiniz- ,  dostlarımın şiddetle gaza getirmesi ile niyetime aldım.

Bloğumda başta insan kaynakları fonksiyonları olmak üzere, iş hayatında, gündelik hayatta gördüğüm olaylar, okuduğum ve izlediğim şeyler ve fikir beyan etmek istediğim konular hakkında yazmaya çalışacağım.

Umarım yazdıklarımı keyifle okursunuz.

Sevgiler,

İnsan Kaymağı