Date Archives Mayıs 2014

Ön Yazısız CV Maça 1-0 Yenik Başlar

Hemen hemen her bölümde fazlasıyla mezun verilen ülkemizde, açılan her pozisyon yüzlerce hatta kimi zaman binlerce başvuru alıyor. Ve tabi ki insan kaynakları çalışanları tek bir pozisyonla ilgilenmedikleri gibi her pozisyon için gelen bütün cvleri detaylı incelemeye de vakit ayıramamaktadırlar.

İşte bu aşamada öz geçmişinizi öne çıkarabilecek; “beni incele” diye sinyaller verebilecek bir şeye ihtiyacınız var.

Ön yazı!

Öz geçmişi hazırladık bir de ön yazı çıktı başımıza demeyelim lütfen 🙂

Peki, nedir bu ön yazı?

Kapak yazısı adı da verilen ön yazı; öz geçmişinizi farklılaştırmak adına, sizi ve öz geçmişinizi şirketler gözünde özelleştiren; çok vakit almayan ancak kurumsal şirketlerde hatırı sayılır etkiye sahip olan bir araçtır. Sizi niçin görüşmeye davet edelim sorusunun karşılığıdır.

Peki, ön yazımız nasıl olmalıdır?

  1.  Sizin gözünüzde, sizi, size ait bir üslupla anlatsın. Öz değerlendirmenizi yapabildiğiniz, kendinize karşı da dürüst olduğunuz ve okuyan   herkesin anlayabileceği bir dilden bahsediyoruz.
  2.  Kendinizi ve uzmanlık alanlarınızı öne çıkaran ifadelere yer vermelisiniz. Hangi özelliğiniz sizi diğer adaylardan farklı kılıyor ya da bir adım öne geçiriyor?
  3.  Pozisyona ve kuruma has olsun. Her kuruma ya da her pozisyona aynı ön yazıyı kopyalamak ön yazıyı sadece yazmış olmak için yazdığınızı gösterir. Bu da hiç istekli bir aday profili çizmez.
  4.  Firmaya sağlayabileceğiniz değerleri belirtiniz. Burada aslında bir nevi amaçlarınız ortaya çıkıyor. Yani sadece hayatınızı devam ettirmek için mi çalışıyorsunuz yoksa bulunduğunuz kuruma artı değer sağlamak ve kendi gelişiminiz sürdürülebilir hale getirmek için mi?
  5.  Başvurduğunuz şirkete ait minik notlar ya da bilgiler, öz geçmişi değerlendiren dikkatini üzerinize çekmenize destek olacaktır.

Düşünsenize; istatistiklere göre adayların sadece ¼ ünün ön yazı yazdığı bir yarışta, dört kişiden biri olmayı kim istemez ki?

Blog Yazmaya Nasıl Karar Verdim?

Lise yıllarımdı… Bir dönem sonunda edebiyat hocam, karnemi gördüğünde; edebiyat ve dil bilgisinden ortalamaya yakın notlar alırken, dönem sonlarında bu dersin notunun yüksek olmasına sinir olduğunu söyleyip beni yazdıklarımdan dolayı tebrik etmişti. Hatta bir kompozisyonumu saklamak için almıştı.

Yıllardır aklımda olan bu günü dün gibi hatırlarım.. Ve her hatırladığımda bir kez daha gülümsemek gelir içimden…

Bizim dönemler bilirler.. Biz lisedeyken Türk Dili ve Edebiyatı dersi kompozisyon ve edebiyat-dilbilgisi olmak üzere ikiye ayrılırdı. Ve benim için bu dersin en zevkli tarafı kompozisyon dersi ve kompozisyon sınavlarıydı.

Ortalama 45-50 dakikalık bu sınavların ciddi anlamda 30-35 dakikasını camdan dışarı bakarak düşünmeye ayırır, geri kalanında düşündüklerimi kâğıda dökerdim.

Tabi yazma hevesim sadece bununla başlamadı. Bir de her genç ergen gibi, tarifi kolay kolay mümkün olmayan aşk ile ilgili denemelerim oldu. Şiirler, duygusal yazılar vs… Hatta yazılarımın bir kısmı Denizli’nin yerel radyolarından birisinde okunmuştu.

Anı anıdır deyip hepsini hala bir fiil saklıyorum. J

Mesleki anlamda yazmak için niyet etmek çok zamanımı aldı ama sonunda takip ettiğim bloggerların olumlu eleştirileri  –ki takip listemde görebilirsiniz- ,  dostlarımın şiddetle gaza getirmesi ile niyetime aldım.

Bloğumda başta insan kaynakları fonksiyonları olmak üzere, iş hayatında, gündelik hayatta gördüğüm olaylar, okuduğum ve izlediğim şeyler ve fikir beyan etmek istediğim konular hakkında yazmaya çalışacağım.

Umarım yazdıklarımı keyifle okursunuz.

Sevgiler,

İnsan Kaymağı