Posts in “Tırnak İçi”

#4

Sufilerde Su Felsefesi

Suyun doğası bir felsefe anlatır.

Mesela dağdan akan suyu düşünün. En az direnç gösteren yolu seçer akmak için.

Yani önüne bir kaya çıkacak olursa onunla uğraşmaz, kayayla mücadele etmez, etrafından dolaşıp devam eder akmaya. Suyun bu doğasından alınan ilhamla şöyle der Sufiler: “Seninle uğraşan hiç kimseyle uğraşma, eğer uğraşırsan onunla aynı yerde kalırsın. Etrafından dolanıp devam et yoluna.”

Diyelim ki dağdan akan su önüne çıkan kayanın etrafından dolaşamayacak bir yola denk geldi. O zaman ne yapar, birikip üstünden aşar. Yok eğer bu da olmuyorsa sabırla kayayı damla damla delmeye başlar. Kayayı delmeyi başaran suyun kuvveti değildir tabii ki, damlaların sürekliliğidir ki buna da “sabır” derler. Sabretmek hiçbir şey yapmadan oturmak değildir. “Sabır dikenin içinde gülü, gecenin içinde gündüzü hayal edebilmektir.” der Şems-i Tebrizi.

Suyun doğası imkansızın bile başarılabileceğini, bunun için sabırlı ve istikrarlı olduğunu öğretir. Kayayı delen su elbette yine yoluna devam eder. Su hep akar. Bilir ki aktıkça temizlenir. Bazen dere kenarlarında su birikintileri oluşur, akmayan su bulanır, çamurlaşmaya başlar. Üzerine pislik birikir ve Sufiler bu yüzden derler ki: “Sen su gibi ak. Her daim yenilen. Her gün yenilen. İki günün aynı olmasın. Dünü dünde bırak yeni şeyler öğren.”

Mesela su değişimden hiç korkmaz. Ama insanlar değişimi sevdiklerini söyleseler de aslında bundan çok korkarlar. Su değişimi ne güzel de anlatır. Bazen yağmur olur, bazen kar olur, bazen buz olur, bazen buhar olur. Buhar olduğunda çıkar gökyüzüne yağmur olup iner yine yere.

Ayrıca su uyumludur. Çay bardağına koyduğunda çay bardağının şeklini alır, kovaya koyduğunda kovanın. Sürekli bulunduğu yere uyumlanır ama doğası hiç değişmez. Her yere her şeye uyum sağlar. Unutma ki dünyada her zaman doğaya uyum sağlayanlar hayatta kalır. Uyum sağlayanlar esnektir çünkü. Değişime direnenlerse katı. Fırtına en sert en güçlü ağaçları devirir ama esnek fidanlara, otlara hiçbir şey yapamaz. O yüzden esnek olanlar, uyum sağlayanlar hayatta kalır. Aynı zamanda akışa teslim olur. Teslimiyet içindedir. Çünkü bilir ki bütün dereler eninde sonunda büyük denizlere, okyanuslara akar.

Elinden geleni yaptıktan sonra hayatın akışına teslim olmaktır bu. Su berraktır, şeffaftır. Olduğu gibidir yani. Paylaşımcıdır. Hep besleyicidir. İnsanları, hayvanları, doğayı besler. Hayatı başlatandır.

Su olan her yerde bitkiler vardır, hayvanlar vardır, insanlar vardır.

İşte suyun bu yapısından dolayı Sufiler birbirlerine “Su gibi ol Azizim” derler.

07.01.2022 – 22.53

#3

Hayat böyle bir şey…

Susarak gelecek nesillere kalabilen tek şey heykellerdir.

Mükemmel insan yoktur, aşık olduğun insan vardır.

Eski sevgili denen şey, yeni sevgili için seni önceden yormuş olan kişidir.

İnsan mutluyken çektiği bütün acıları unutur, ama acı içindeyken yaşadığı bütün mutlulukları hatırlatır. Zaten acıyı veren de budur.

Aşktan sadece seks anlayanlar, üzüm suyuyla şarap arasındaki farkı bilmeyenlerdir.

Çoğu zaman kravatını bile bağlayamayan bir erkeğin, teliyle duvağıyla o gelinliği giyebilen kadını anlamasını bekledik hep…

Kimin peşinden gittiğine dikkat et, belki o da yolunu kaybetmiştir.

Bir insanı bitirdiği okullardan daha iyi, bitirdiği aşklar tanımlar.

Aşk öyle bir oyundur ki, varını yoğunu masaya koyan, mutlaka kaybeder!

Bazen susabilmenin tek yolu, sevdiğiniz insanın size bir şey anlatmasıdır.

Aşk işlerinde yaptığımız en büyük hata, ‘bu sefer başka’ düşüncesidir.

Hayatta hep mutlu son peşinde koşanları anlamam, o harika başlangıçları sonsuzlaştırmak varken..

(Fonda; Nelly Dilemma çalıyor..)

#2

 

Gülme, kadın cinselliğinin gizli tarafıdır; temeldir, tutkuludur, hayat vericidir ve bu yüzden tutkuludur, hayat vericidir ve bu yüzden uyarıcıdır. Genital uyarılma gibi bir hedefi olmayan bir cinsellik türüdür. Sadece o an için bir sevincin cinselliğidir; özgürce uçan, yaşayıp ölen ve kendi enerjisiyle yeniden yaşayan hakiki ve şehevi bir sevgidir.

Kutsaldır; çünkü fazlasıyla iyileştiricidir. Şehevidir; çünkü bedeni ve onun duygularını uyandırır. Cinseldir; çünkü heyecan vericidir ve haz dalgalarına neden olur. Tek boyutlu değildir; çünkü gülme insanın kendisi kadar başkalarıyla da paylaştığı bir şeydir. Bir kadının en vahşi cinselliğidir…

 

(04.11.2020 – 00.07)

#1

Hiçbir şey bilmeyen hiçbir şeyi sevmez. Hiçbir şey yapmayan, hiçbir şeyden anlamaz. Hiçbir şeyden anlamayan insan değersizdir. Oysa anlayan hem sever, hem de her şeye karşı duyarlı olur, hem de görür… Bir şeyde ne kadar çok bilgi varsa o kadar büyük sevgi vardır…

Bütün meyvelerin çilekle aynı anda olgunlaştığını sanan kişi, üzümleri hiç tanımıyor demektir…

(Paracelsus)

(Fonda; Elçin Orçun Bi’Fazla çalıyor..)

08.06.2020 – 23.59