Posts tagged istihdam

Aday Gözlüğümü Taktım İlanlara Baktım

İş dünyasında her şey öyle her daim süt liman olmuyor. Kimi zaman çalışma arkadaşları, kimi zaman çalışma koşulları, kimi zamansa bulunulan yerde yapılacakların tamamlanmış olma hissi ya da kişisel herhangi bir sebepten dolayı bireyler çalışmakta olduğu işten ayrılmak isteyebiliyor.

İş değiştirme kararı aldığımızda ise ilk yaptığımız iş/kariyer portallarına göz atıp; ilan incelemeye başlamaktır ki bence bu epeyce zor ve yorucu bir süreçtir. (kendimden biliyorum 🙂 ) Bu süreç bazen saatlerimizi alabilirken bazen de işte bu aradığım iş diyebiliriz. İşte bu süreçte adayı etkileyen en önemli unsurun, ilanın yazılış kalitesi olduğunu düşünüyorum.

Bu sebeptendir ki iş ilanlarına şöyle bir bakayım dedim. Ve okuduğumda gördüğümde rahatsız olduğum ilanlarda gözüme takılan 6 maddeyi yazdım. Elbette daha bir sürü ince nokta çıkarılabilir ama ben ilk bakışta dikkatimi çeken bu 6 maddeyi kaleme almak istedim. Nedir bunlar?

 

Firma adı gizli/Sektöründe öncü firma/Sektörde lider firma

Böyle bir ilan başlığı gördüğümde inanılmaz rahatsız oluyorum ve her ne olursa olsun bunu maalesef pek mantıklı bulmuyorum. Bu tip ilanlar zaman zaman işveren tarafından mantıklı sebeplerle veriliyor olsa da bence direkt güvensiz bir imaj çiziyor. Ne de olsa altından hakikaten bir şirket çıkabileceği gibi paravan bir kurum da çıkabilir.

Görev tanımı ya da iş tanımı kısmını tek bir cümle ile açıklayanlar

İnsan kaynakları ile ilgili pozisyonlar için örnek: Şirketin İK fonksiyonlarını yürütmek.

Yani kim bir cümle ile açıkladığı ilan için ekstra bir pozisyon açar? Bence bu üstü kapalı, size verilen tüm işler demek gibi bir şey. Ya da biz henüz ne iş yaptıracağımıza karar veremedik, siz gelin de bakarız demenin bir başka yolu gibi duruyor. Ve bu tip ilanlar bende özensiz hazırlanmış olduğunu hissettiriyor.

BÜYÜK Harflerle Yazılan İlanlar

Büyük harfin iletişim dilinde bağırmak olduğunu artık bilmeyen kalmadı. Tabiî ki ilanı bağırarak yazmış gibi bir anlam taşımasa da bence büyük harfle yazılan ilanlar bir acemilik göstergesi. Sanki böyle hızlı hızlı yazılmış da bu sürede caps lock tuşu açık unutulmuş gibi.

İlan Başlığı ile İçeriği Farklı Dillerde Yazılanlar

Böyle bir ilan gördüğümde çok genel bir tabirle kurumsallık dışı bir imaj görüyorum.

Örneğin;başlığı Türkçe yazıp ilanın hedef kitlesini genişletmeye çalışıp, içeriği İngilizce yazarak daha fazla aday eleme çabası varmış gibi bir duygu hissettiriyor.

Yada ilanı önceden planlanmamış, portal açılıp, akla ilk gelen geldiği şekilde karalanmış gibi bir durum sergileyerek de kurumsallık dışı bir hava veriyor.

Pozisyona Verilecek Sosyal Hakların İlan Metninde Yer Aldığı İlanlar

Şeffaflık güzeldir hoştur ama bence ücret pozisyona aday olan ve adaylık sürecini sonunda işe alınmasına karar verilen kişinin yetkinlik ve becerilerine göre belirlenmelidir. Yani şirketlerin bir ücret politikası elbette olmalıdır ama net bir şekilde ücret tarifesi (örnek:50 TL maaş+sgk+yemek gibi) belirtmek bana çok hoş gelmiyor. Adaya siz bizim için önemli değilsiniz der gibi.

Cinsiyet Ayrımcılığının Yer Aldığı İlanlar

Bu tip ilanlar bana inanılmaz taraflılık hissiyatı vermekte.  İlle de bayan yada ille de erkek olsun demek sığ beyinlerden çıkma bir ilan metni gibi geliyor.

Eğer kanuni olarak bu tarz yükümlülüğü olan bir ilan açıyorsanız bunu anlarım ve haklı bile bulurum. Ancak bunun yapılmasında bile bence ince bir nokta var ki bu kanuni durumun açıklanması gerekir diye düşünmekteyim.

 

İşte tüm bunları gördükçe ilkini kariyer net in kendileri için açmış oldukları bir ilanda gördüğüm, daha sonraları da epeyce yayılmaya başlayan “içerik editörü/uzmanı” gibi ilanları son derece haklı bulmaya başladım. Ve gerçekten ülkemizde buna şiddetle ihtiyaç var gibi gelmeye başladı.

Ayrıca Dipnot: Yukarıda yazdığım 5 madde tamamen benim iş arama süreçlerimde gözüme takılan maddelerdi. Bu konu ile ilgili enfes bir kaynak var, hem hukuk görüşünü hem de İK görüşünü iki bakışı birden barındırmakta. Değerli abimiz Av.Alper Yılmaz ve sevgili blogger arkadaşım Metin Akkaya’nın çalışmasına buradan ulaşabilirsiniz.

Aşağıdaki karikatürün de İK nın kanayan yarasına mizansen bir bakış olması dileğiyle…

12071179_170266569985988_90165969_n

 

 

Seçme Yerleştirmede Etik Miyiz?

Bu gün sokağa çıksak, karşımıza çıkan kişilere sorsak? İşinizde etik bir şekilde çalışıyor musunuz diye, anlamını bilen on insandan dokuzu evet cevabını verir. Tabi uygulamaya bakıldığında ne kadar etik olduğumuz tartışılır.

Ülkemizde iş etiği sözünü son zamanlarda duymaya başlasak da okumuş olduğum bir akademik yazıdan aldığım bilgiye göre; iş etiğinin insanoğlunun ilk ticari faaliyetlerinden bu yana var olduğu söylenebilir. (İş Etiği ve İş Etiğinin Yayılım Süreci)

Etik; genel itibariyle yazılı olmayan ama uyulması gereken kurallar bütünü olarak adlandırılabilir. Her mesleğin kendisine göre bir takım etik kuralları vardır.

Mesleki anlamda iş etiğine değinmek isteyen ben de tabi bir insan kaynaklarının etik kurallarının en çok çiğnendiğini düşündüğüm seçme yerleştirme konusunu ele almak istedim.

Seçme yerleştirmenin etiği nedir diye düşünürken işte bunları çıkardım:

Cv eleme (cv tarama) aşamasında ayrım yapılmamalı.

Cinsiyet ayrımı başta olmak üzere hemşerilik kavramı, aynı üniversiteden mezun olmak deyimi, burcumuz aynı, ismimizin anlamı aynı vs vs gibi durumlar bu aşamada kesinlikle devrede olmaması gereken durumlar diye düşünüyorum.

Süreç boyunca nüfuzlu kişi yakınları seçme, tabiri caizse torpilden uzak durulmalı.

Bu adayın dayısı şurada müdür, burada belediye başkanı. Az işimi yapmadı senin baban gibi düşünceler uzak durulmalı ki eşitlik ve adalet kavramlarının dışına çıkılmamış olsun.

Mülakat planlarken her iki tarafın uygunluğu gözetilmeli.

Görüşme organizasyonu sırasında sizi şu saatte sizi görüşmeye bekliyoruz demek yerine, sizin ve bizim uygun olacağımız bir görüşme planlamak isteriz gibi ifadeler kullanmak gerekir. Sabah arayıp öğleden sonraya görüşme talebinde bulunmak çok doğru bir davranış değildir. İşe ihtiyacı varsa gelsin kardeşim tavrını lütfen aklınızdan çıkarınız.

Özel hayatı didikleyen sorular, aman dikkat!

Adayın özel yaşamına müdahalede bulunacak soruları sormak yine etik dışı olduğunu düşündüğüm bir noktadır.

Yeni evlisiniz, çocuk yapmayı düşünüyor musunuz? Herhangi bir siyasi parti ya da kuruma üye misiniz? gibi sorular hem adayın psikolojisine hem de şirketin kurumsal imajına zarar verir.

Sorgusuz sualsiz test uygulanmamalıdır.

En nihayetinde az da olsa karakteristik ve özel bir takım bilgilere erişmemizi sağlayabilen psikolojik ve karakter testlerini yapmadan önce adaya bunun ne için yapıldığı kısaca açıklanmalı ve kibar bir şekilde izni alınmalıdır.

 Referans kontrolünden önce bilgi ve onay alınmalı.

Eğer her şey yolunda gitti ve iş referans kontrolüne kadar geldiyse ve kişi referans belirtmediyse lütfen en son çalıştığı ya da çalışmakta olduğu yeri arayıp referans almak gibi bir gaflette bulunmayın. Kişinin iş arayışında olduğundan kurumunun haberi olmayabilir, en son çalıştığı işten hoş olmayan sebeplerle ayrılmış olabilir. Kişiyi arayıp referans talep edilebilir yada mevcutta verdiği referanslar hakkında görüşme için izin istenmelidir.

Kişisel seçimler sorgulanmamalıdır.

Karşınızdaki adaya, dini, ırkı ve Türkiye’de de belki imkânsız gibi görülebilir ama cinsel tercihini bile sorgulayacak sorular sormaktan kaçınınız.

Bu konu ile ilgili 2015 Peryön İnsan Yönetimi Kongresinde Doç.Dr. Erdem Özdemir ve Sayın İpek Aral’ın yönettiği çok başarılı bir sunum vardı, konu ile ilgili yasal konular için önceki yazılarımdan Bir Peryön Macerası’na bakabilirsiniz.

Ve son olarak son günlerde çook konuşulan Gloria Otel’in yaptığını yapmayınız. Neydi o diye merak edenler burayı tıklayın lütfen…

İçimdeki Ses: Yazdıklarımı şöyle bir okudum da yukarıda yazılan yedi maddenin yüzde ellisinden fazlasını yaşayarak öğrenip, mini tecrübelerime dayanarak yazmışım…

Teşekkür: Bu yazıyı hazırlamamda her anlamda bana destek olan Av.Alper Yılmaz’a teşekkürlerimle…

images

Referans Dediğin Rezil de Eder Vezir de

Bir ilan gördük, başvurduk, görüşmeler silsilesini fevkalade bir başarı ile geçtik.

Peki, bitti mi? Hayır!

Daha ne olsun dediğinizi duyar gibiyim. 🙂

Artık işverenler ve işverenin bir anlamda temsilcisi olan insan kaynakları çalışanları meslektaşlarım; yetenek, yetkinlik, başarı, deneyim ve eğitim gibi başlıkların haricinde nasıl bir çalışan, nasıl bir yönetici, nasıl bir ekip arkadaşı olduğunuzu anlayabilmek; sosyal ilişkilerinizdeki davranışlarınız hakkında fikir sahibi olabilmek adına “referans talebi” ile adaylara dönüş yapmaktadır.

Referans; Fransızca bir kelime olup, kökeni Latincedir. Sizi tanıyan kişilerin iletişim bilgileri ile birleştirilip ortaya çıkarılan bir kaynak anlamına gelen bir sözcüktür.

(tanımı, okuduğum bir iki şeyden ben oluşturdum. 🙂  )

 

Kariyer.net in yaptığı bir araştırmaya göre adayların %64 ü referansların aranmadığını düşünmektedir. Fakat referans, referans talebi/araştırması son yıllarda fazlasıyla önem kazanmıştır ve daha da kazanmaya devam edecektir.

Sektöre, pozisyona ve istenen niteliklere göre farklılıklar gösterebilmekle beraber, genel itibari ile iki adet referans göstermek, bizler için yeterli olmak noktasındadır.

 

images

Peki, referans verirken olmalı ya da olmamalı dediğimiz noktalar nelerdir:

 

  • Öncelikle yalan beyanda kesinlikle bulunmayın. Tanımadığınız ya da oturup bir iki kez sohbet ettiğiniz birini referans yazmayınız.
  • Referans vereceğiniz kişi aile bireyiniz, kankanız, sevgiliniz olmasın.
  • Referans göstereceğiniz kişi mümkün ise en son çalıştığınız yerden; tercihen birlikte çalıştığınız yöneticiniz olmakla beraber, başka bir yönetici, ekip arkadaşı ve belki astınız olarak çalışan da olabilir.
  • Daha etkili olacağı yanılgısına kapılıp, bakan, belediye başkanı, vali, milletvekili ya da siyasi parti ile ilgili bir görevli yazmamalısınız.
  • Eğer yeni mezun iş arayan konumunda iseniz eğitim öğretim hayatınızdan bir referans seçmek daha isabetli bir karar olabilir. Ya da sivil toplum örgütü, dernek, kulüp gibi çalışmış olduğunuz yerler var ise buradaki yöneticilerden de seçilebilir.
  • Size referans olmasını istediğiniz kişilere; İK cı sizden referans talebinde bulunduğunda değil, iş başvurularınıza başlamadan önce haber vermeli ve iznini almalısınız.

 

Eğer imkanınız var ise referans talebinde bulunduğunuz kişilerden kağıt ortamında  ya da e-posta yolu ile referans mektubu talebinde bulunabilirsiniz.

Git gide önem kazanmakta olan referans talebi konusu, profesyonel yönetim ile paralel giden ve üzerinde çalıştığımız pozisyona doğru adayı yerleştirebilmek adına önemli bir uygulamadır.

Referans talebi ve araştırması sürecinin insan kaynakları yöneticilerinin aday hakkında ölçülemeyen değerleri test etme konusunda etkin bir yol olduğuna inanıyorum.

 

Kim Demiş 35 Yaşını Aşmamış Diye!

Geçtiğimiz dönemlerde yaşadığım trajikomik bir diyalog beni böyle başlığa ve böyle bir konuya sevk etti arkadaşlar.

Bilişim sektöründen orta büyüklükte bir firmaya ait olduğunu düşündüğüm bir ilan gözüme ilişti. İlk bakışta bir ilanın içermesi gereken her şey tamam gibi gözüküyordu. Aranan nitelikler, kısa bir iş tanımı, lokasyon vs. Merak edip, kurucu ortaklarından biri ile irtibata geçtim ve pozisyondan tam olarak beklentileri ve görevin detayları neymiş öğrenmek istedim.

Sıkı durun!

Yanıt; gülsem mi şaşırsam mı dedirten cinsten.

“Biz bu pozisyon için 30 yaş üzeri birini düşünüyoruz, yani siz uygun değilsiniz!”

İşte bu cevap beni hem şaşırttı hem güldürdü.

Yani yaşın iş üzerinde bir etkisi var mı? Elbet var.

Biyolojik olarak bile belli bir yaşın üzerinde öğrenme yetisinin azaldığı bir gerçek. Ama iş görüşmelerinde daha doğrusu görüşmelerin arifesinde, cv taramalarımızı ya da başvurularımızı değerlendirirken yaş konusu bizler için bir eleme unsuru olmamalı.

Capital Dergisinde okuduğum bir yazıda şöyle bir araştırmadan bahsediliyordu.

Dünyanın önemli insan kaynakları firmalarından biri olan Hay Group’un 3000 kişilik bir grupta yaptığı çalışmanın sonuçlarında; 50 yaşın üzerindeki kişilerin %80i işe alımlarda yaş faktörünün kesinlikle önemli olduğuna inanırken; sadece %7 lik bir kısım bu soruya emin olmadıklarına dair yanıt vermekte.

Bu araştırmaların bana, birçok başvurunun yaştan dolayı elendiğini ya da neden elediğimiz konusunda geri dönüş yapmadığımız için adayın bunun sebebini “yaş” olarak algılamış olduğunu gösteriyor.

İnsan kaynakları çalışanları olarak her pozisyon için klişeleşmiş “Tercihen 35 yaşını aşmamış” ibaresini mümkün olduğunca belki de hiç kullanmamamız gerektiğini düşünüyorum.

Unutmayalım ki artık iş görüşmelerinin temelinde yetkinlik, beceri, nitelik, başarı gibi anahtar kelimeler var ve bizler mülakatlarımızı, aday taramalarımızı bu konulara odaklanarak yapmalıyız.

Doğru adayı doğru pozisyonlarda değerlendirebilmek dileğiyle…